BU YAZI GENÇ BİR AVUKATIN HEYECANINA İTHAFEN YAZILMIŞTIR…

      Düşüncelerine katılmıyorum ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar savunurum, der Fransız devriminin babası  ve büyük filozof  Voltaire…Savunmaya ve ifade özgürlüğüne hep buradan baktım Dünya üstüme gelse bir canlının kendini ister dürtüleriyle ister iradesiyle ifade etmesine saygı duyulması gerektiğine inandım .. Bazen gözünü çıkardığım oldu mevzunun ama işin özü bireyin kendini ifade etmesini sağlamak oldu hep. Çok küçük yaşlarda konu komşu ,’avukat mı olcan kız sen?’ derken benim en basit haksızlıkta dahi yaygara koparmam buna sebep olmuş olabilir zannımca. Lise yıllığımda ‘ileride avukat olacağı kesin olan arkadaşımıza’ diye  metinler yazan sevgili arkadaşlarımın da kulakları çınlasın..

        Savunma sadece kendi inandığını savunmak değil ki… Senin gibi olmayan , senin gibi düşünmeyen insanın da kendini savunması ve ifade edebilmesi için gereken ortamın oluşmasının da kavgasını vereceksin. Savunma hakkına inanacaksın. Adem kızı/oğlu ille de senin yolundan yürümek zorunda değil ki. Hangi yolda yürümek isterse o yolda yürüyecek, varsa bir yanlışı konulmuş kurallara göre , anlatacak meramını. Tıkamayacaksın ağzına , tutmayacaksın elini, dilini.

        Buradan yola çıkmışım  .Şimdi dönüp arkama bakıyorum da yirmi yıl olmuş İstanbul Barosu’ndan bu yetkiyi alalı. Ruhsat töreninde bir de cübbe hediye etmişlerdi benimle beraber o gün ruhsat alan on  meslektaşıma daha. Cübbelerimiz ve ruhsatlarımızla İstiklal Caddesi’nden Taksim’e doğru  yürürken Galatasaray’daki kiliseye gidip mum yakmıştık. Nasıl bir heyecansa bizim ki. Bulduğumuz ilk yaradana yakarma noktasına dalmışız ‘’yolumuz açık , gazamız mübarek olsun’’ diye. Benim o günden bu güne yolum açık, gazam mübarek oldu hep. Yaktığımız mumlardandır kimbilir.

        O gün kaptığımız siyah cübbelerin düğmelerinin ve ceplerinin neden olmadığı üzerine dile pelesenk cümleleri söylemenin ve dinlemenin kimseye faydası olmadığı acımasız gerçeği ile henüz yüzleşmemiş olmanın acemi hazzı bende hala devam eder nedense. Kimsenin önünde iliklenmesin diye düğmesi olmasa ne fayda  , cübbesinin  önünü diken avukatlar gördüm. Avukatlık mesleği kamu hizmeti o nedenle cebi olmasa ne fayda , cübbesini cebe dönüştürenler gördüm. Nasıl olduğunu anlatayım. Şöyle eteklerini toplayıp kocaman bir para çuvalına çevirebilirsin hemen. Ama gördüklerimiz her zaman gerçek değildir ki , yanıltır bazen. Görünen ve yaşanan arasında bir çelişki varsa, çözümü mücadeledir. Yaşadığımız mücadele dünyasında gördüklerimiz karşısında  avukatlık mesleğinin kutsallığının zedelenmesine izin vermemek, bunun mücadelesini yapmak gerekli. Avukat kendi mesleğinin ayrıcalıklı olduğuna , kutsiyetine inanmazsa kimsenin buna inanmasını beklemesin boşuna. Sonra da oturup ağlamasın  savunmanın acziyetine.

        Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Her yıl anlamlarına başka bir anlam kattığım, kendimi sorguladığım, ülkemin hukuk sistemine ağladığım ama umudumu da hiç kesmediğim bir tarih. Maksat sol memenin altındaki cevahiri karartmamaksa umutsuz olmamak lazım değil mi?. Günümüzün ‘Litailer’ı olup insanları suçtan ve cezadan uzak tutmaya çalışıp , suç işlediklerinde ise onları savunmak. Anlaşılır olmalarını sağlayıp objektif  yazılı hukuk kurallarına göre yargılanmalarını sağlamak .İşte  genç avukat İlknur’un  hayali. Litalier olmak. Zeus’un kızları Litalier  ilk savunma görevini üstlenenler olarak görülür. Litailer ‘suç işleyenlerin kandırıldıklarını’ savunuyorlar ve Zeus’tan onları bağışlamasını talep ediyorlardı. O nedenle, mitolojik yönden avukatlık mesleğinin ilk temsilcileri Litailer olarak kabul edilir. Suç Tanrıçası Ate’nin kız kardeşleri olan Litailer, kötü ruhlu, kışkırtıcı, günaha ve suça teşvik edici Ate’ye karşı hem iyilerin savunucusu hem de suç ve günah işleyenlerin af dileyicisiydiler. Litailerin Ate’nin etrafında dönmelerinin nedeni Ate’nin insanları suça ve günaha teşvik etmesine engel olmaktır. Çirkin görüntülerinin aksine yüce bir ruha sahip olan ve bu ruhla görev yapan Litailer, günümüzde avukatların yaptıkları şeyi yapmışlardır, görünen her zaman gerçek olmadığını ispatlamaya çalışmışlardır. Bugün Litalier olmak daha zor. Bilinmeyen çağlarda Ate’nin askerleri ile mücadele etmek günümüzde kapitalin gücü karşısında masum bebek adeta. İnsanın görünen düşmanı karşısında bir de üstüne nefsi ile mücadelesinden hep zaferle çıkma çabası  avukatların daha çok takdiri hakettiğini gösteriyor bence.

…………..

Amerikalı avukat Luis Land yazdığı şiirle tüm derdimizi anlatmış adete.

Ben Avukatım.

Kaba gücün yerine merhameti, adaleti, hakkaniyeti koydum.

İnsanoğluna diğerlerinin hakkına, mülkiyetine, hürriyetine saygıyı;

Vicdan, ifade ve toplanma özgürlüğünü ben öğrettim.

Haklı davaların sözcüsü;

Yoksulun, mazlumun, dul ve yetimin savunucusuyum.

Çarşıda pazarda onuru sürdürürüm.

Halkın sevmediği, popüler olmayan davaların şampiyonu benim.

Zulmün, baskının, bürokrasinin düşmanıyım.

On Emre giden yolu ben hazırladım

Yunanistan’da kölelerin, Roma’da esirlerin özgürlüğü için ben savaştım.

Stamp Act’le ben mücadele ettim.

İnsan Hak ve Özgürlükleri Bildirgesi’ni ben yazdım.

Köleleri ben savundum.

Kölelik karşıtıyım.

Kölelikten Kurtuluş Bildirgesini yayımlayan bendim.

Her ülkede, her iklimde haini cezalandırır, masumu korur, düşeni kaldırır,

adaletsizliğe ve vahşete karşı çıkarım.

Tüm savaşlarda özgürlük için savaşan bendim.

Halkın yaygarasına ve çoğunluğun despotluğuna karşı duran benim.

Adaletin gerçekleşmesini engelleyen önyargı olmasın diye zenginleri savunur;

Yoksulun tüm hak ve imtiyazları teslim edilsin diye davasında ısrar ederim.

Irk, renk, sınıf, cinsiyet ya da din ayrımı yapmaksızın insanlığın

eşitliği için çalışırım.

Hilebazlıktan, dalavereden ve sahtekarlıktan nefret ederim.

Adaletten ödün vermekten ya da menfaati zıt iki müvekkile

hizmet etmekten yasaklıyım.

Geçmişin muhafazakarı, bugünün liberali, geleceğin radikaliyim.

Adaleti ve hakkaniyeti gerçekleştirmek için uzlaşmaya inanırım;

Aynı nedenle şekilciliğin ve kırtasiyeciliğin Gordion düğümünü kesip atarım.

Tüm buhranlarda insanlığın lideriyim.

Dünyanın günah keçisiyim.

İnsanlığın haklarını avucumun içinde tutarım da, kendi haklarımı sağlamayı

bir türlü beceremem.

Ben öncüyüm.

Geçmişten vazgeçecek, bugünü ve var olanı yıkmak isteyecek en son kişiyim.

Ben, adil hükümdar, dürüst yargılayıcıyım.

Mahkum etmeden önce dinler, herkes için en iyiyi araştırırım.

Ben Avukatım.

Kaynakça

http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2018-4/7.pdf